
Nişanyan gibiler eskiden daha çok vardı. Şimdi azalarak yerlerini yandaş yazarlara bırakıyorlar. Bunlar hem boş konuşan çomarlardan daha büyük tehlike, hem de bu insanların varlığı biraz da bizim suçumuz.
Birinin face’de paylaştığı, Atatürk’ün katil olduğunu anlattığı yazısını okudum. Eski bir yazı ama üzerinden ders alabileceğimiz noktalar var. Hazreti Sevan yazısında Atatürk’ün bastırdığı isyanlardan ve idam ettirdiği kişilerden bahsederek onun katil olduğunu söylemeye getirmiş. Sevgili kardeşim, seneler önce, hani o FETÖ denilen adam Fethullah Hocaefendi iken, hani o “açılım, analar ağlamasın, yetmez ama evet” zamanlarında, bir başbakan Dersim olayları için “vergi vermediler diye insanlar katledildi” demişti. Bunun üzerine ben de “sen terörü açılımla bitirecek misin bakalım” diye yazmıştım. Sonuç ortada. Atatürk’ün yaptığından çok daha fazlasını şimdi kendisi yapıyor. Türkiye’de bu kadar Atatürk düşmanı “aydın” var, ama olayı tarafsız öğrenelim diye İngilizce objektif tarih belgesellerini, podcastleri, yazıları, videoları, hatta onlar çok “ana akım” olabilir diye Youtube programlarını senelerdir takip ediyorum, ancak hala Atatürk hakkında kötü konuşan bir yabancı program bulamadım. Çünkü onlar; savaşın ne demek olduğunu biliyor.
Atatürk, saçma sapan bir sebepten savaşa girdiğimiz, durumu kurtarmak için daha da saçmaladığımız, yönetimin suçunun cezasını halkın çektiği bir durumu kabullenmeyerek, öncelikle kendisini yok etmeye çalışan bütün güçleri geri püskürtüp, daha sonra da bununla yetinmeyip teker teker devrimlerle Türkiye’ye çağ atlatıp, neyse gerisini sen de biliyorsun zaten. Sonuç itibariyle, ortada sizin sürekli yok saydığınız, kabullenmek istemediğiniz, ancak yine yabancı kaynaklarda dahi sürekli geçen bir durum var. Özellikle İngilizlerin, sürekli azınlıkları kışkırtma ve hır çıkarma taktiği. Eğer senin gibilerin amacı duygu sömürüsü yapmak ya da duyar kasmak yerine gerçeği görmek olsaydı önce bunu söylerdiniz ve bu coğrafyadaki kanı durdurmanın birinci adımının, günümüzde de devam eden bu “bizim teröristimiz, onların teröristi” zihniyeti ve “filanca azınlığı kışkırtıp terör eylemi yaptıralım, bişey olursa özgürlük savaşçısı deriz” mantığından kurtulmak olduğunu kabul ederdiniz.
Bir de, Atatürk için “Hasbelkader kendini Devlet Başkanı ilan ettirmiş generalin teki” ifadesini kullanman, seni ısrarla sevenlerin sandığının aksine, olaylara ne kadar kişisel baktığını gösteriyor. Atatürk’ün röportajlarını ya da yazılarını okumamış olmana ihtimal vermiyorum. Evet, Atatürk’ün o mevkiye gelmesinde şansın rolü büyüktür, belki birinci dünya savaşına hiç girmesek Mustafa Kemal, Atatürk olmayacaktı. Ancak bahsettiğim yazıları okuduğunda Atatürk’ün bugünün bile ötesinde olan vizyonunu görememiş olmana da ihtimal vermiyorum. Hayır, ben senin söylediğin gibi birilerinin ezberlettiği için Atatürkçü olan birisi değilim. Hatta elimde olsa Atatürk’ün daha düzgün anlaşılmasını sağlamaya çalışırım. Bugünün liderleriyle Atatürk’ün o zaman yaptıklarını ve söylediklerini karşılaştırınca ağzı açık kalan ve kendisine hayranlık duyan birisiyim.
Gerçekten sanki kendin devlet başkanı olmak istemişsin de olmayınca milletin dedikodusunu yapıyormuşsun gibi bir üslubun var. Tek bildiğim odur ki Sevan, eğer onun yerinde sen olsaydın, düşmana anca uzaktan dışkı atmakla yetinirdik. Battle Royale gibi herkesin tuttuğunu bıçakladığı ve son grubun hayatta kaldığı bir ortamda, bunun da üzerine sürekli azınlıkların dışarıdan kışkırtıldığı bir coğrafyada, eğer onun yerinde senin gibi biri olsaydı Sevan, sıçmıştık. Daha da net konuşabilirim ama seviyeyi daha düşürmek istemiyorum. Ve senin seviyesizliğine de ayrıca hayranım. Nasıl oluyor da, benim gibi sürekli yayınlarında küfürlü konuşan bir adam senin gibilerin seviyesizliğine ulaşamıyor? Eski toprak mı olmak lazım?
Ya da şunu sorayım, Atatürk’ün konumunda olsaydın sen ne yapardın? Verir kurtulurdun değil mi? Kendin o durumda olmadığın için dışarıdan “uf ya insan falan öldürdü” demesi kolay, ama bunu derken kendi hareketlerinde de tutarlı olman lazım. Sen değil misin daha kendi hayatında tartıştığı karısına dışkı fırlatan? Daha normal insan ilişkilerinde şiddetten kaçınmaktan aciz bir adamsın, ülkeyi şiddet kullanmadan sorunlardan kurtarmayı nasıl planlıyorsun? Yngwie Malmsteen için “bu ne amk gitara gıdı gıdı yapıyor” diyen adam, hayatında hiç gitar çalmamış olduğu için böyle düşünür. Atatürk için “bu ne işte başa gelmiş generalin teki” diyen birisinin onu anlama kapasitesi ne kadardır sence?
En basidinden, hapse girme sebebin bile senin ve senin gibilerin karakterini özetlemiyor mu? İzin almadan açık açık kaçak inşaat yapıyorsun. Bunun üzerine mekanın mühürleniyor. O mühürü umruna takmayıp, kırıp, inşaata devam ediyorsun. Bunun üzerine de hapis cezası yiyince “mağdurum” diyorsun. “O mekanda gençlere eğitim verecektim” diyorsun. Gerçekten mi? Gerçekten eğitim için yanıp tutuşuyordun, memlekette hiçbir yerde inşaat için izin alamadın mı? Gerçekten mi? Hayır gerçekten değil, umrunda olmadı, ne olacağını bile bile sallamayıp haklı ya da haksız kuralları çiğnedin, ve başına bu iş gelince mağdur oldum dedin. İşte senin ve senin gibilerin zihniyetinin özeti budur. Mağdur olmaya bayılırsınız. Bunun size değer kattığını düşünürsünüz.
Şimdi sıra geldi hala daha bu tür adamların peşinde olanlara. Ben sadece söylüyorum, dinleyip dinlememek size kalmış. Artık bir veya iki fikrinizle uyuşuyor diye bu tür adamlara katlanmayın. Bunu sürekli görüyorum, o ya da bu siyasi görüşte (ki bence bu insanların hepsi aynıdır) olan, ancak karaktersiz insanlar. İnanılmaz bir kendini beğenmişlik, küstahlık, onlarla konuşmak mayın tarlasında yürümek gibi. Gerçekten sevgili hümanist okuyucum, sen değil misin axe kızı görünce “kadın aşağılanıyor” diye tetiklenen? Hapisten izin alıp çıktığında eğlenmek amacıyla dansöz oynatan birinden bahsediyoruz. Parayla dansöz oynatmak ne lan, ne zamandan beri enteller çomar oldu? Gerçi ben İstanbullu değilim, oralarda kim entel kim çomar anlamak oldukça zormuş. Herkes sürekli bu adamlar için “entelektüel, elit kesim” der ama en ağır kırolar bunlardır. Lütfen okuyucu kardeş, bu insanlar azalarak bitsin artık. Biz onlara itibar ettiğimiz sürece tabi ki konuşmaya devam edecekler. Adam karısına dışkı atıyor, ertesi gün Kelebek’te gülerek röportaj yapıyorlar. He gülün çok komik amk.
Atatürk’e karşı görüşte olsa bile, kahvehane ağzıyla değil, düzgün konuşan adamlar çıksın karşımıza, biz de düzgün cevap verelim ya da “bu konuda haklısın” diyelim. Bunlara artık “vay be çok dobra konuşuyor” şeklinde gaz vermeyi bırakın. Bunların ağzından, elinden çıkan her şeyi beğenmek için bahane aramayın, açık açık “milletini skyim” diyen adam için “yok o faşistleri kastediyor” diye korumayı bırakın.
Bununla birlikte, mağdur olmak amaç olmasın. Sistem doğru ya da yanlıştır. Ama sistemi bilin, satrancı kurallarıyla oynayın. Sonucu düşünün ve ona gidin. Bir tesis kurmak istiyorsunuz ama imkanınız mı yok? Sorun mu çıkarıyorlar? Amacınıza konsantre olun. Sorunlarınızı parçalara ayırıp her parçayı teker teker çözüp sonuca ulaşın. Seneler de geçse amacınızdan vazgeçmeyin. “Yapacaktık ama şu yüzden olmadı” gibi ifadeleri repertuarınızdan çıkarın.
Benim Atatürk’ü putlaştırdığım falan yok. Ancak hala daha Atatürk karşıtlarının sadece şu iki grup içinden olduğunu görüyorum; dinciler ve bölücüler. Hatta biliyorsunuz bir ara bu ülkenin vatandaşı olan bizlere karşı “yetmez ama evet” adı altında birleşmişlerdi. Hala daha bu iki gruptan olmayan bir Atatürk karşıtı insan bekliyorum. Anlamadığınız şu, eğer Atatürk olmasaydı Sevan gibilerin keyfi tıkırında olurdu. Ama siz olmazdınız.
Edit: Esas söylemek istediğim bazı konuları unutmuşum. Özellikle de “çıkarılması gereken dersler” demişim ama ders kısmına fazla girmemişim.
Öncelikle yazının yılı önemli. 2012 yılı, yani Ahmet Altan’ın ve kendisinin açılım sayesinde popi olduğu ve Taraf’ta yazdığı dönem. Unutmamak lazım, bir başbakanın “vergi vermediler diye Dersim’de katledildiler” şeklinde açıklamalar yaptığı (o konunun esasını bilmiyorsanız gidin araştırın), sürekli birilerinden ordu adına özür dilediği, ülkeyi bölebilmek için Kemalizm ve ordunun hızla itibarsızlaştırılmaya çalışıldığı dönem. Habur rezaletlerinin, Barzani’ye yapılan “Türkiye seninle gurur duyuyor” tezahüratlarının, Şivan Perver konserlerinin, megri megrilerin yaşandığı dönem. Taraf’ın sunduğu “gizli belgeler” ile Ergenekon’dan, Balyoz’dan aydınlarımızın içeri atıldığı dönemler. Sevan daha sonra aldığı gazla, gazetede yardırdıkça yardırıyor, adeta bir Sevan Mısıroğlu oluyor (bkz “şapka takmadılar diye adamlar asıldı”), ama maalesef hızını alamayıp din konularına girince “özgürlükçü, demokratik” Taraf’tan şutlanıyordu.
Bizim esas almamız gereken derslerden biri ise, evet, gerçekten de bu kafadaki bir adam, eğitim merkezi açsa, gençlere ne eğitimi verecek sizce? Ama esas sorun şu, bizlerin de böyle merkezler açması gerek. Kemalistler hep çoğunlukta, ama Kemalistler hep seyrediyor. Sanat festivallerinin bir çoğu, mizah dergilerinin bir çoğu, “biz hümanistiz” diyen, işidi görünce aslan kesilip pkk’yı görünce susan, “pasif bölücü” tayfanın elinde. Bizden kimse bunların alternatiflerini yapmaya uğraşmıyor. Bize bir “tek adam”ın gelmiş olması, biraz da “neden başka tek adamlar gelmiyor” diye bizi düşünmeye sevketmeli. Bugün Atatürkçü hayırseverler bir çok iyi iş yapıyor. Artık en azından bunlardan bazılarının “Atatürk bilim merkezi”, “Atatürk eğitim merkezi” gibi yerler açmaları lazım. Yoksa birileri çıkar, kendi istediği gibi eğitim merkezi açar, orada da Atatürk için “hasbelkader başa gelmiş generalin teki” der. Biz bunları konuştuğumuzda da bana tepki olarak “ama o adam lugat hazırladı” derler. O lugat hazırladığı Türkçe’nin harf devrimini kim yaptı? Bir bak bakalım kim yapmış.